Translate

29 Şubat 2012 Çarşamba

Öyle bir zamanda çık ki karşıma


Öyle bir zamanda çık ki karşıma...

Her şey yerli yerine otursun. Ne sağa, ne sola, ne ileriye, ne geriye. Dimdik ayakta duralım beraber.

Tam dibe vurmaya teğet geçir beni. Öyle zamanlarda tut ki beni, farketmiyim bile. Çok normalmiş gibi. Seçilmiş gibi.

Daha gençkenki gibi. Her anımı (memory) anlatayım sana. Her anımı (instant). Hepsini her zaman aynı heyecanla dinle. Yarım kalmasın hiçbiri. Geçen hafta rampanın yarısının kar küreme aracı tarafından biçildiğini farketmeden atladığım rampayı tamamlar gibi tamamla o anları ve anıları.

Sevgilim ol, dostum ol, babam ol, oğlum ol. Annem ol, kankam ol, badim ol, can dostum ol. Bir Pink Floyd gecesinde benimle birlikte sız bir bar masasında. Barmen kapatsın bütün kapıları, o da içsin.

Öyle bir zamanda çık ki karşıma. Daha güzel bir zaman olamasın... Öyle bir çık ki karşıma, geçip giden tüm günler geri geliversin bir anda...

Beceremediğim her şeyi becereyim seninle. Dünyanın en güzel şehirlerinde yürüyelim kilometrelerce. Tüm dünyanın bizim, her şeyin ise içimizde olduğunu anlamak için birbirimize bakmamız yetsin.

Fotoğraf'ı Chromasia'dan aldım.