Translate

6 Kasım 2010 Cumartesi

Küreğin yemekle muhteşem buluşması'nın temelleri

Günlerden yine Çarşamba'ydı, yine bir kürek Çarşamba'sıydı. Giderek azala azala sonunda iki kişi kalmıştık. Zaten olacağı da buydu! O Çarşamba, yağmur yine arsızca yağıyordu. Hatta küreği iptal edip direk yemeğe mi gitsek diye düşmedik değil. Biz Kasımpaşa'ya vardığımızda ise bir mucize eseri yağmur kesildi. Atladık teknemize başladık Altınboynuz'u arşınlamaya... Bu sefer Atatürk Köprüsü'nün de altından geçtik. Çiseleyen yağmur eşliğinde geri döndüğümüzde ise karınlar iyicene acıkmıştı. Yine nereye gidelim nereye gidelim diye düşünürken benzinimizin bitmek üzere olduğunu farkedip ilk istikameti belirlemiştik, benzinci. Balat'ın en ücra köşesindeki benzinciden benzinimizi aldıktan sonra kendimizi bir işkembecide bulmuştuk: Meşhur Balat İşkembecisi. Anam, yok böyle güzel bir işkembe... Vallahi parmaklarımızı yedik! Öncesinde gelen otlardan başladık hapır küpür  yutmaya, sonrasında gelen çorbalar ise inanılmaz güzeldi...  Bunun birkaç şubesi var. Biz Unkapanı köprüsünden geçtikten sonra Balat'a kıvrılan sapaktakinde değil, biraz ilerde soldakinde yedik.

Sonrasında ise benzinci ararken gördüğümüz Nev-i Kahve adlı kafeye geçtik. Közde Türk kahvesi getirdiler. Çok başarılıydı. Nev-i Kahve çok ufak fakat oldukça samimi, tarihi bir kafe. Masaların kenarlarında kitaplar falan var. Tam keyif mekanı, tam bize göre! Orda laf lafı aça aça gece yarısını ettik.

İki tane süper mekan keşfettik ve küreğin yemekle muhteşem buluşmasının temelleri işte böyle atılmış oldu!