Translate

26 Mart 2010 Cuma

Mutsuzluk

Failblog'dan harika bir fail:



İşte mutsuzluk budur.

22 Mart 2010 Pazartesi

21 Mart 2010 Pazar

Nick Vujicic

Bu video, her an için nasıl şükretmemiz gerektiğini, hayata yaptığımız kapristen neden derhal vazgeçmemiz gerektiğini ve umudun ne durumda olursa olsun içimizde nasıl büyütüleceğini gösterdiği için önemli.



Nick Vujicic'in google videolarda daha birçok görüntüsü var. İzlemek istiyorsanız tıklayınız.

18 Mart 2010 Perşembe

Ya Evde Yoksan?

Ya Evde Yoksan'la Neredesin Firuze sayesinde tanıştım. Yahu ne kadar derin ne kadar karanlık, beata beatrix'in deyimiyle ne kadar kaotik bir şiirdir? Ve de şarkıdır? Orhan Gencebay bu şiiri bestelemiş, hatta albümüne isim olarak seçmiştir.

Şarkı adeta sözleri adama yaşatır. Neredesin Firuze'deki ekip (özellikle de Haluk Bilginer) bu şarkıyı öyle bir seslendirmişlerdir ki, alıp alıp uzaklara götürür.

Şiir şu sözlerden ibarettir:

Aşkınla ne garip hallere düştüm
Herşeyim tamam da bir sendin noksan
Yağmur yaş demeden yollara düştüm
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Elbisem gündelik pabucum delik
Haberin olsa da sobayı yaksan
Yağmur iliğime geçti üstelik
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Sarhoşsan kapını çaldığım anda
Fahişeler gibi açık saçıksan
Bir de ufak rakı varsa masanda
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Bakkala gitmeme lüzum kalmasa
Durumu anlardın takvime baksan
Allah vere misafirin olmasa
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Kıvırcık marulun vardır inşallah
Bir salata yapsan bol limon sıksan
Senin de iştahın iyi maşallah
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Sabahlara kadar içsek sevişsek
Ne ben işe gitsem ne sen ayılsan
Derin bir uykunun dibine düşsek
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Ne kadar üşüdüm nasıl acıktım
İlk önce sıcacık banyoya soksan
Sanırsın şu anda denizden çıktım
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Yanlış mı aklımda kalmış acaba
Muhabbet sokağı numara doksan
Boşa mı gidecek bu kadar çaba
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Ya yolu kaybettim ya ben kayboldum
Ne olur bir yerden karşıma çıksan
Tepeden tırnağa sırsıklam oldum
İçim ürperiyor ya evde yoksan

Hala ne zaman birine karşı bir takım hisler beslesem aklımda hemen bu soru belirir: ya evde yoksan?

17 Mart 2010 Çarşamba

Son Okuduğum Kitap : Jack London - Beyaz Diş

Aslında bu kitabı ilkokulda bize okutmuşlardı. Ama okul zamaınında zorla okutulan tüm kitaplar gibi, bunu da zorunluluktan okuyup, hiçbir şey anlamamıştım. Üniversite zamanına kadar bu böyle geldi, üniversitede de edebiyat dersinde bize bir sürü kitap okuttular, bense kitapların hiçbirini severek okumadım ama mezun olduktan sonra çoğunu tekrar alıp severek okudum. Neyse.

Beyaz Diş de bunlardan biri. İlkokul zamaınında okuduğum Beyaz Diş'ten aklımda kalan tek şey, bir kurt ile ilgili olduğuydu. Geçenlerde kitapyurdu bu kitabı gözüme zorla sokunca, dedim ki alayım şunu tekrar bir okuyayım.

Gerçekten müthiş bir roman. Jack London öyle bir anlatıyor ki, dersiniz ki bu adam eskiden kurtmuş. Bu kadar olamaz. insan gibi değil, resmen kurt gibi anlatıyor, sizi Beyaz Diş'in içine tam anlamıyla sokuyor. 100 Temel Eser'den biri zaten bu kitap. Bence boşa seçilmiş değil.

Benim gibi zorla sevmeyerek okutulmuş veya okumamış varsa, kesinlikle alıp tekrar okusun diyorum...

16 Mart 2010 Salı

Pazarcı VS reyon görevlisi

Geçen gün haberlerde gördüm. Pazarcıların bağırmaları yasaklanmış. Onlar da ürünleri bağırarak değil şarkı söyleyerek satma yoluna gitmişler. Bence çok akıllıca.
Yasağın sebebi komik: Tüketici rahatsız oluyor. Niye rahatsız olayım ki ben bağıran pazarcıdan? Pazar o şekilde bir bütün. Sessiz sakin pazar mı olur? Pazar dediğin kavga gürültü olması lazım. Lakin röportaj yaptıkları herkes de benim gibi düşünüyor.

Asıl rahatsızlık veren ne ben söyleyim mi? Asıl rahatsızlık verenler süper marketlerdeki reyon görevlileri. Hayatımda ilk kez kendim için bulaşık makinesi tozu (ya da tableti mi artık neyse) alacağım, ismi lazım olmayan bir süpermarkete gittim. Bulaşık makinesi deterjanlarının olduğu reyona gittim, fiyatlara bakıyorum. Bildiğim zaten tek bir marka var, ondan alacağım, bir kutuda kaç tablet var, fiyatlar ne alemde falan bakarken, geldi bizimki yanıma... Başladı anlatmaya, yok şöyle bir ürün çıktı yok böyle özellikleri var. Dedim ki ilgilenmiyorum. Anlatmaya devam ediyor. Susmuyor. Çünkü görevi bu, ona verilen talimat bu. Ona kızmıyorum, yanlış anlamayın. Asıl beni rahatsız eden bu. Bırak kardeşim alışverişimi yapayım ya, istersem ben bilgiyi sorarım sana.

Aynı marketten bir de diş fırçası alacağım ki diş fırçasında tutucuyumdur, kullandığım marka ve model tektir yıllardır değiştirmedim. Tam benimkinin olduğu yerin yanında rakip firmanın ürünleri ve tabi ki görevlisi duruyor. Yemin ediyorum sırf bu sıkıntıya katlanmamak için almadım diş fırçasını. Daha sonra başka bir marketten aldım.

Önce pazarları sokaklardan kaldırdılar, şimdi de pazarcıyı susturuyorlar. Pazar candır, pazarcı candır. Hatta çocukken annesiyle pazara gidip de pazarda kaybolmayan bizden değildir.

Bırakın bu işleri ya, kurcalamayın pazarın iç ahenkini...

9 Mart 2010 Salı

Updog?

Bence çok komik bir resim:
Comixed.com, cheezeburger network'ü içinde bu tarz birbirinden alakasız görüntüleri karşılıklı konuşma haline getirilip komik resimlerin oluşturulduğu bir site.